GENÇLİK VE ZİHNİYET
Gençlik bir toplumun en dinamik gelişmeci kesimdir. Gençlik, yine bir toplumun kültür naklini sağlayan aktif taşıyıcı öznedir. Bundan dolayı tüm toplumlar kendi kültürel, manevi, sosyal kimliklerinin taşınmasında kendi gençliklerin önemli rolü bulunduğunu bildiklerinden bu kesime özel önem verirler. Zihniyet ise bir toplumun kültürünün örtük referans sistemi, “kendine göre bakış açısı”nı taşıma, bir bakış açısına göre tutum, tavır, davranış ortaya koymayı ifade etmektedir. Bundan dolayı zihniyetin bir toplumda; o toplumun dini inanışından, ahlaki tutumundan, tarihi arka planından, çağın görüşüne göre değerlendirme anlayışından etkilenerek ortak bir kendine göre bakış geliştirmesi durumu, en çok yeni nesili yani gençlik üzerinde tesir bırakır. Bu zihniyet etkisi, gencin; kendine, kültürüne, tarihine, değerlerine, dünyaya, geleceğe, geleceğine ve kurumlarına “nereden”, “nasıl” bakması gerektiğinin, ayrıca da “niçin” bunları koruması gerektiğinin bilincini kazandırmaktadır. Bu toplam etki sonucu genç insan ait olduğu kültüre, medeniyete ve değerlere karşı bir sorumluluk şuurunu geliştirici bakış açısının kazandırıldığı görülür.
Oysa Türkiye’de cumhuriyet dönemi sürecinde modernleşme/batılılaşma/batılılaştırma politik tercihleri sonucu gençliğe pozitivist materyalist bir eğitim verilmiştir. Bunun sonucunda genç diri bir sade dünyacılık, arzu ve isteğin tavizsiz takipçisi, hedonozimin ısrarlı takipçi, obskurantizme düşürülmüş en fazla her alanda en fazla ikinci sınıf adam olabilme vizyonu çizilmiş, tarihi ile tarihteki ideal büyük insanları ile sorunlu hale getirilmiş, aşağılık duygusuyla ve pozitivizmin tesiriyle kendi medeniyetinin “tevhidi sosyal düşüncenin inşa boyutuna ve her çağda dünyaya yön verebilme” güvenine karşı “güvensizlik” duyan bir noktaya taşınmıştır. Yani genç, “özgürlük”, “aklını kullanma” yaftasıyla tarihine, dinine, değerlerine karşı sorumsuzluk içinde bir bakış ve tavır sergilemesine göre programlandığı anlaşılabilinir.
Buna karşın “tevhidin sosyal düşünce anlayışına göre gençlik–zihniyet etkileşimi bağlamında özellikte Türkiye’de 15-25 yaş aralığında bulunan yaklaşık 12,3 milyon genç insan öncelikle medeniyetinin, kültürünün ve değerlerinin korunmasında aktif dinamik özne olarak beş tür sorumluluğu bulunmakta olduğu bilinci yerleştirilmelidir. Yani Türkiye İslam inancına bağlı genç, İslam dinin emrince ve toplumunun zihniyet dünyası gereğince korumak zorunda olduğu ilk kurum dindir. Genç, toplumun üzerinde yaşanan dinini koruyacaktır. İkinci koruması gereken kurum akıldır. Bu akıl hem zararlı madde bağımlılık tehlikesinden korunacak hem de sadece seküler dünya akılına sahip olmadan uzak tutularak bütüncül akıl anlayışı ile hem dünya da başarılı olan dünya aklını hem de ahretteki ilahi sorumluluktan yüz akı ile çıkan dünya da taşıması gereken ahiret aklının korunmasındır. Üçüncü olarak Neslin korunması gerekmektedir.
Nesil, milli ve manevi kültürünü tanıyıp, buna göre bilinçlendirici bir milli eğitim vasıtasıyla, bu korumayı sağlayacak bir şuura sahip olması gerekmektedir. Türkiye’de yaklaşık 12,3 milyon gencin bir araştırmaya göre % 98’i her gün veya haftada bir kaç kez Internet’e girme eylemi ortaya koymaktadırlar. Yine bu gençlerin %69’u evden, %6’sı Internet kafelerden, % 5’i ise okuldan internete bağlanarak yaygın ve yoğun bir internet kullanıcı gençliği ortaya çıkarak, bu gençler ağırlıklı olarak milli ve manevi kültür şuurlaşması yerine hazcı/hedonistçi duyguların üzerinden sosyale bakan bir bozulma sürecine girmiş genç nesil yapısı ortaya çıkmaktadır. Bu genç neslin korunması esas olarak görülmelidir. Mal /ekonomik de korunacaklar arasındadır.
Günümüzde gençlik, hazcılığın tesirinde bırakılarak “kolay kazanan, köşe dönücü, hızlı zengin olmayı hedefleyen” bir gençlik, üretemeyip tüketmeyi esas alan bunu da kolayca bulamadığında yanlış yollara rahatça sapabilecek, ilahi korkudan uzak helal-haram ayırımına dikkat etmeyen bir bakış açısıyla malın/ ekonominin kapkaç, hırsızlık, organize soygun, nitelikli dolandırıcılığın yayagın hale geldiği bir zaman dilimi ve sosyal yapı gerçeğinde malın/ekonominin korunması en temel insan hakkı olarak belirmektedir. Son olarak da can korunacak. İnsanın can güvenliği sağlanacaktır. Mafyalaşma, illegal infazlar, kendini adalet sağlayıcı yerine koyma gibi sapma davranışların tehlikesinden korunmak, sosyal hayatın içinde oldukça gereklidir.
Gençliğin tüm bu sapma davranış etkilerinden kendince korunması gerektiği şuuruna sahip bir zihniyet ile yetiştirilmesi, ülke gençliği için önem taşıdığı gibi milli ve bağımsız devlet yapısının varlığını sürdürmesi açısından da bu özellikler önem taşımaktadır.
Bir medeniyetin/kültürün/toplumun, gelişerek ayağa kalkmasında en önemli gençliktir. Gençliğin gelişmeyi istemesindeki ideal düşüncesi ve ideal tavır alışı ve tutumudur. Bu noktada Türk toplumun İslam inanç merkezli ideal gençliğinin yapması gereken en önemli tavırlardan birisi batı medeniyet değerlerine karşı kendi medeniyet değerlerinin ayağa kalkmasını isteyici bir arzu ve isteği taşıyor olmasıdır. Bu değişim arzu ve isteği; kendine dönüşü, şahsiyetli duruşu ifade ettiğinden oldukça önemli bir sosyal tavır geliştirici niteliktir.
Bu istek ve arzu ideal manada kendi özgün bilgi üretmeyi yani YENİ BİLİM/İLİM geliştirmeyi ortaya çıkarır. Çağın değerlerine yön verecek öncü yeni bilgi bu noktada hayati geliştirici bir fonksiyon taşımaktadır. YENİ BİLGİ den sonra ikincisi KENDİ KÜLTÜREL DEĞERLERİNE GÜVEN DUYMAKTIR. Kendi kültürünüze güven duymayan aşağılık duygusuna yönelik zihniyet bağımlı aydın ve bilgiyi üreteceğinden sömürge toplum yapısını ve kendine medeniyet değerlerine güven duymayan ondan hep kaçan, onu küçümseyen sömürge aydını ile sömürge gençliğini ortaya çıkarır. Üçüncüsü FARKLILIĞIN FARKINA VARMA dır. Bir toplumun gençliği kendi milli ve manevi kültürünün başka kültürlerden zihniyet, şahsiyet, bilgi üretme, dünyaya anlam yükleme itibariyle başka toplum/medeniyet/kültürlerden farklı olduğunun şuurunda olması önem taşımaktadır. Benzer yanlar bulunabilir ama farklılığı veren şey o topluma has kimliğin oluşmasına yol açar ki milli toplumun oluşmasın da en önemli unsurların başında bu faktör gelmektedir. Dördüncüsü MODEL İNSANIN REHBERLİĞİNDE İLERLEME dir. İnsan önündeki örnekle öğrenir. Bir kültür/medeniyette o toplumdaki model insanların ortaya koyduğu ahlaki görünüm ve bilgi ile eğitilerek yeni idealist gençlik ve onun dinamizmine yön verilir. Beşinci özellik GAYRET olup iki günü bir birine eşit olan aldanmıştır anlayışı içinde yeni bilgi üretme, yeni buluş gerçekleştirme daha iyiye daha verimli ve kaliteliye toplumun değerlerin, medeniyetin, kültürün menfaatlerini nasıl azamileştirmeye ulaşırım düşüncesi bir hayat tarzı haline gelen dinamik bir tavır, faaliyet gelişme açsından son derece önemlidir.
Son olarak ise SABIR en önemli tamamlayıcı unsur olarak karşımıza çıkar. Çünkü bizler ne kadar çalışırsak çalışalım, insan olarak bizlerin üzerine düşen sorumluluklar yerine getirilmiş olsa da bütün bunların olgunlaşıp sistem haline gelmesi bir zaman alacağı gibi öte yandan ilahi takdirinde nihai olarak mutlak belirleyici vasfına razı olan bir zihniyet ile gençliğin şuurlandırılması önemlidir. Buna göre gençliğin başarı zihniyetini bir formülle belirtmek gerekirse;
BAŞARI= GELİŞMEYE YÖNELİK HEDEF + YENİ BİLGİ+ GAYRET +SABIR
Gelişmeye yönelik hedefi belirleyen unsurlar ise kendi medeniyet değerlerine güven duyma ve farklı bir milli ve manevi zihniyete sahip olma şuuru olarak belirtilebilir.
İLMAR, 21. Yüzyıl sürecinde TEVHİDİ SOSYAL DÜŞÜNCE anlayışının geliştirdiği bilgi anlayışı çerçevesinde Gençlik–Zihniyet ilişkisini yukarıda ortaya konulan görüşler bağlamında ele alan bir ilmi bakış ile değerlendiren yaklaşımı ortaya koymayı amaçlamaktadır.